23 Ekim 2010 Cumartesi

Dışardan nasıl gözüküyor bu evin içi acaba?


‘Dışardan nasıl gözüküyor bu evin içi acaba?’ diye fısıldadım kendi kendime. Sahi… Çok mutlu mu görünüyordu evin içindeki insanlar? Ya da pencerelerdeki menekşelere bakınca çok mu huzurlu görünüyordu? Balkondaki iki kişilik koltuğa oturan insanların hiçbir sorunu yok muydu acaba? Nasıl öyle rahat rahat oturuyorlardı?
Gerçekte yaşadıklarımızı fark edince düşte ne kadar yapmacık olduğumuzu fark ediyordum. Mutlu insanlar, menekşeler, rahatlık, kahkahalar... Hahaha!... Ne kadar da yapmacıktı tüm bunlar, ne kadar da mide bulandırıcı.
Bir ses duyuyordum:’Aileden başka kimse insana yakın ol…’ devamı gelmiyordu. ‘Olamaz mı diyecekti acaba’ diye düşünüyordum. Bu cümleyi onlarca kez daha duymuştum sanki; ama anımsayamıyordum. Karşımda bir surat vardı, yarım yamalak. Sol tarafı görünmüyordu mesela... Buharlanmış gibi. Kıpırdıyordu koca bir ini andıran ağzı ve bazen çatık, bazen yukarı kalkık kaşları. Bir burnun etrafına sıralanan iki göz ve mavi renk… Mavi renk insanı rahatlatır derler. Ben baktıkça stresle doluyordu içim.
O sırada balkona, aslında gözlerimin içine bakan ve net gözüken birini görüyordum. Ve şöyle fısıldıyordum: ‘Dışardan nasıl gözüküyor bu evin içi acaba?’ Zaman duruyordu benim için ve balkondan aşağı bırakıyordum kendimi. Uçaktan paraşütle atlayan biri gibiydim; tek fark benim paraşütümün olmamasıydı. Üçüncü kattan yere çakıldığımda kemiklerimin çatırdaması bir camın kırılmasını anımsattı bana, sadece biraz daha tok bir sesti. Ama canım acımıyordu; bu sadece bir düş(üş)tü.. Ayağa kalktım, üstüm ne kadar da tozlanmıştı. Belimi sağa sola döndürüp kemiklerimin kütürdemelerini iyice duyduktan sonra üstümü silkeleyip hala balkona, yani gözlerimin içine bakmakta olan adama doğru ilerledim. Yanına gittiğimde ben de balkona; kendime ve yanımdaki mavi gözlüye baktım. Cidden rahat görünüyordum. Adamın kulağına eğilip şöyle fısıldadım: ‘Aslında ne mutlu ne de rahat…’ Bu kadarı yeter de artardı. Bir filmi geri sarar gibi, çakıldığım zeminden balkona ilerleyip yerime oturduğumda gözlerim hala adamdaydı. Yoluna devam ediyordu, beni o balkonda öylece bırakarak.

3 yorum:

  1. Evin içini bilmem ama dışı hakkaten çok güzelmiş, içim açıldı..:)

    YanıtlaSil
  2. Evet çok cici diğğ mi diğğ mi :)

    YanıtlaSil
  3. çok güzel..o adamın gözleri kehribar..sadece sayfalardan çıkıp beynime kazındığı kadarıyla..

    YanıtlaSil

Çorbada senin de tuzun bulunsun ;) :)