9 Nisan 2015 Perşembe

gülücük.

Yazmayalı ne kadar uzun zaman olmuş.
Bir anda düşüverdi bloğum aklıma.
Ben yazmayalı çok olmuş çok.
En son sınava hazırlanıyordum neleeer neler oldu.
Nişanlandım yaza düğünüm var :D
Şaka yapmış gibi oldu sanki :D
Farklı bir türde kahve yapmayı öğrendim. İlk içtiğimde bana da garip gelmişti; ama şimdi özellikle canım bunu çekiyor. 'Yalnızlar kahvesi' çünkü tek kişilik. Fincanı ocağın üstüne koyuyorsun. Pişiyor. Telvesi üstte birikiyor. Tamam tamam, baştan anlatacağım. Fincana bir tatlı kaşığı şeker koyuyorsun. Ama tepeleme olmayacak yoksa çok tatlı olur. Sonra suyunu döküyorsun ve ikisini karıştırıyorsun. Tek kişilik olduğu için çabuk pişiyor ve şeker bu yüzden erimiyor. Sooonnnraaa... Bir tatlı kaşığı kahvesini koyuyorsun. Caaanım kahve. Mehmet Efendi olanı benim tercihim, candır <3 Fincanı ocağın üstüne koyuyorsun. O kendi takılıyor orda. İlk birkaç yapışta dökülebilir. Çünkü hemencecik taşıyor. Kenarlarından hafif kabarmaya başlayınca bir bezle kulpundan tutarak ocaktan almak lazım. Yoksa elin yanabilir. Bak uyardım, biraz daha kaynasın diye gözlersen taşar. Sonra ocak batar, daha çok uğraşırsın. Aynı anneler gibi dedim di mi. ^.^ hihi
Şekil 1-a dan da anlaşıldığı üzre son zamanlarda okuduğum tek blog yemek bloglarıydı :D hihi ama az önce başka bi tane edebi edebi okudum. Hoşuma gitti. Özlemiş miyim ne... :)
En son hiç anlamadığım şeyler okuyordum, dersle ilgili. O sırada aklıma düştü bloğum. Ne kadar ilginç di mi :P :D
Ah Monşer diyesim geldi. Az önce okudum çok ilginçli geldi. Ama bana yakışmıyor ki. -_-
Ah Johnny Bravo! :D hahaha olsa olsa benim entellektüelliğim bu kadar olur. :D
İnsanlar değişiyor azizim. Bir yıl içinde bile çok değişiyoruz. Zaten değişmesek ne anlamı var diğ mi.
Son zamanlarda büyük hayallerimden biri ölürken iç huzuruyla ölmek. Mutlu olayım istiyorum. Mesela soruyorum kendime. Bu gün ölmek ister miydim? Bu gün hayatıma iyi bir şey katsam ve sonra ölsem ne güzel olur. Hani savaşın öncesinde Müslüman olup sonra şehit olan sahabeler var ya. Onlar gibi istiyorum sanırım. Çok yaşamak değil, hayırlı yaşayalım. Sonu iyi bitsin.
Mesela yazın çok terliyorum ya. Çok bunalıyorum adeta fobiye döndü bu benim için. Mahşer günü arşın gölgesinde beklemek diye bi şey var ya. Biz bunu hep duyup duyup geçiyoruz. Meğer o kendi terimizin içinde güneş yanı başımızdayken bunalarak değil de gölgede beklemekmiş! Ne kadar değerli olduğunu anlayabiliyor musun? İstanbul'un sıcağı bile çekilmiyordu. Bi de güneş o gün daha da yakın olacak bize. Allah'ım sen doğru yola ilet bizi... Biz senden, sen de bizden razıyken al canımızı Allah'ım. amin.
Yan komşum üst komşumuza bağırıyor. Biliyor musun duvarlar çok ses geçiriyor :( Ayy onlar da inatla susmuyor. Aha dövmeye gidecek. Of ya ben de bi rahatsız ediyorum ama tv'nunuzun sesini kısabilir misiniz acaba. demeye çekiniyorum. İki defa kapıdan çıkıp geri girdim. Belki birazdan kapatırlar, boşuna uyarmayayım diyip duruyorum kendi kendime. Kapatmıyorlar da aslında. :/
Neyse ya... Hayırlısı be... Napalım. -_-
Hayır da bana açık sözlüsün, dobrasın diyorlar. Hatta son dönemde pot üstüne pot kırıp; gaf üstüne gaf yapıyorum. Sonra da yan komşuma duvara tıklatmaya gitmiyor elim. Bi garibim vesselam.
Soyadım değişecek ya. İstemiyorum aslında :( benim soyadım güzel ki. Ayrıca kimse tanımayacak beni. Bunu da düşünmedim değil; acaba evlendikten sonra çok geçmişte kalanlar tanıyamasın da araya parazit yapmasın diye mi soyadı değiştiriyorlar. Ama hiç onurluca bir düşünce olmadı diğ mi.
Son zamanlarda; zaman, kitap okuma, dili tutma, ders çalışma, iffet hakkında düşünceler sık geliyor aklıma.
Bu gün film izlemek zaman kaybı diye izlemedim mesela. Öyle tabi. Yalan değil hani. Şimdi bu film bana ne katacak dedim, hiçbir şey katmayacaktı. Hatta feminist duygularımı öne çıkaracaktı. Kadının tablolarını kocası kendi yapmış gibi davranıp para kazanıyordu çünkü. Hadi dışarıya neyse, kendi çocuklarına da ben yaptım diyor adam. Bah hele. -_- Katacağını fazlasıyla katmış diğ mi. İyi ki izlememişim :/
Bana yorum yapın tamam mı, bekliyor olacağım.