30 Haziran 2011 Perşembe

Mutlu olun ey insanlar! (Ben demesem olmayacaktınız.)

Şimdi günümü başka şeylerle doldurmaya gideceğim. Çok görünsün diye en büyük boy yazdım ama az yazdığımı ben de biliyorum , telafi olarak fotoğraflarımdan ekliyorum. Sevgiler... :)

Ben yazamadım, yazan bi el bırakıyorum. kardeşcağzımın. Hem de F klavye :D

Gerçekten bak, ben çektim. hem de dün.(Görünce ben de inanamadım da...C:) 
Ve son olarak itiraf ediyorum. Blogumu kağıtlarla aldatıyorum!

29 Haziran 2011 Çarşamba

WEAK

İstanbul'da kızlarla gezerken duvarda gördüğümüz grafitinin üstünde bi adres yazıyordu. Çok beğenip almıştık. Diğer çalışmaları da cidden süpermiş:

WEAK

Keşke grafiti diğer şehirlerde de çok yaygınlaşsa. Çok güzel bi sanat bence. :) Düşünsene, sokakta yürüyorsun; ama sergide yürüyor gibisin!

bizi kusurlarımızla kabul edecek kusursuz insanlar arıyoruz.

Bir yandan fotoğraflarına bakarken bir yandan da kendi kendime şöyle diyordum: Kendiyle ne kadar barışık bi çocuk. Ben olsam hayatta eklemem bu fotoğraflarımı. Çektiği çoğu fotoğraf güzeldi. Hatta kendi fotoğraflarından da birkaçı güzel sayılabilirdi. Her neyse. Özgüven lazım. ÖZGÜVENİM VAR BENİM! diye bağırmak lazım. (büyük de yazdım, sen volume ü düşün artık.)

Bi de şöyle bi cümle uydurdum. "bizi kusurlarımızla kabul edecek kusursuz insanlar arıyoruz." hoşuma gitti. twitter da kimse değerini anlamadı. buraya yazıp sınırları zorluyorum. ehe ehe. (böyle gülmeyi de seviyorum ben, sen her ne kadar gıcık olsan da :P :P)

Geçen benim fotoğrafımı çeken bi arkadaş, munzur küçük yaramaz çocuk bakışımı çok beğendi. O bakış beni ifade ediyormuş öyle dedi. Öyleymiş. Öyleyim ehe ehe :D (Bak yine yaptım)

Hadi gidiyorum ben. Sena dan mektup bekliyorum. Bi de dün gece yine Face i kapamayı düşündüm. Ama yapmadım.

Sefgüler.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Unknown

Eve geldim, ruh halimde değişiklikler var. Ama nötr. Ne iyi ne kötü yani...Aslında emin değilim. İyi de sayılabilir...
İnternet, tv, telefon... Bizi kısıtlıyor mu acaba? Ya da onlarsız yapabilir miyiz? Bence tv siz yapılabilir. İnternetsiz de... Telefon hayatımızın önemli kısmını kapsamakta. O biraz zor yani.
Ve bu kızın alnına fotoğraf makinesi damgası yapıştırılır. Evet. O kadar ki, doğum gününde herkes Ayşe Nur getirir nasılsa diye makine getirmez. :) İyi bi şey mi? Yerin hissediliyordu dendikten sonra bu cümle. İyi bi şey herhalde. Benim mi yerim hissediliyordu makinenin mi düşündüm. Karar veremedim. Ne kadar da kötü düşünceliyim!
Saçlarımı kendi kendime yoluyorum. Otobüste önümdeki kız da  kırıklarını yoluyordu. Bakmamak için kendimi zor tuttum.
Bi de İstanbul  da metroda kusan ve neredeyse ağlamak üzere olan bi kız gördüyseniz o bendim. Hatta otobüste de. Neyse iğrençleştim. Ayrıntıya girmeyeyim en iyisi.
Dün izlediğim filmdeki alzaymırlı kız için yarım saat ağladım. Böhüü... Şu andaki baş ağrım ondan olsa gerek.
Ezan okunmadan namaz kılan arkadaşımızı alkışlıyoruz...
Ve bilgisayara girmeyeceğim derken oturup kalıyorum başında.
Gideceğim. 
Hoşçakal...

23 Haziran 2011 Perşembe

içimden ne geliyorsa onu yazacağım. gerizekalıııı...
evet. hıh bu yazıda da büyük harf yok. şimdiden söyleyeyim.


şu andaaa istanbul da şeyacımın yanındayım. daha önce de ıslak saçlarımla birlikte uyumuştu; çünkü ümraniye çok sıcaktı, bunaltıcıydı, yapış yapıştı. bense güzeldim iyiydim hoştum. :P hatta şimdi feiza da var yanımda. hatta kerime deeee! (ama kerime nin birazı rüyalar aleminde birazı burda. yurtta da öyleydi.) Neyse (ay büyük harf.) biraz düşününce aklıma sena yla konuşurken hocaların hilal konuştu sanıp ona kızması geldi. hala aklıma gelir, vicdan azabı çekerim. (bazı insanlar vijdan der. ehe ehe)  keşke söyleseydim o zaman ben konuşuyordum diye. o da ne kadar yüceee kalpliymiş ki söylememişti. dost canlısı, ilginç insan.
Şu son geçirdiğim bir hafta fazlasıyla eğlenceliydi :) Gerçekten bir haftanın tamamını sadece gülücüklerle :) anımsıyorum. çok şükür.
Eeeeen baştan, otobüs yolculuğumdan başlıyorum. Yanıma tatlı mı tatlı bi kadın oturdu. Kendisi lokumcudan emekli olmuş. Ciddiyim, yol boyunca onun kızının mezuniyetini ve üniversitede okulun çoğuna takmış olan hocanın gıcıklığını anlattı. Yazık. O İzmit te inince iki kişilik koltuk benim oldu ve Buz Devri ndeki sid gibi saçma sapan uyuma şekillerine girdim.
İndiğimde Kerime beni karşıladı, ve babası. Emel Teyze nin kapıdan çıkarken söylediği şeyi hatırlıyorum da, belki de yanlış duydum. Kerime Laleye benziyordu. Gövdesi siyah, çiçeği rengarenk bi laleye. :)
Birlikte bi çin filmi izledik. çok güzeldi. ay bu yazı çok sıkıcı olmaya başladı :D hatta sena uyumuş bile.


Haftanın en komik olayı çarşamba pazarında kadının tekinin takı satan adama bunlar çabuk kopar di mi demesi üzerine satıcının evet çabuk kopar demesiydi. pazarın ortasında kahkahalarla güldüm. ki kendimi durdurasım da yoktu. :) hatta kadın o bilekliği satın aldı. biz de 5 tane aynı kelebekli yüzükten aldık. keşke parmaklarımızı yeşile boyamasalar, o kadar güzeller ki aslında. :( ve ucuz ehe ehe :D ucuz olan her şey boyuyor herhalde. telefonuma kap almıştım. o da boyadı, hatta sadece telefonu değil elimi de boyadı.
bi de biz hint kınasıyla dövme yaptırdıııık çok güzel olduuuu... hem de dördümüz aynı kolumuza aynı dövmeyi yaptırdık. bildiğiniz dördüz olduk. :D siz şimdi neden 5 kelebekli yüzük aldığımızı da merak etmişsinizdir, biri ahsenciğime, kardeşime :D onun da doğum günüydü bu gün :) frambooazlı pasta aldık, çogoştu.
bu tatil anlatmakla bitmez, düşünmekle de... ama ayıp diyip çekindiğim şeyleri yapmaya karar verdim. günah olmasa yeter. insanların belirli dönemlerinde belirli bilgileri öğrenmesi gerektiğine inananlardanım. gerçi buna benim dışımda inanan var mı bilmiyorum ama :D bu tatilde de bunu öğrendim. sena nın annesinin demesiyle, günah değilse ayıp olması hiç bi şeyi değiştirmez. ne güzel... :)
insanlarla bi şeyleri tartışmak istemiyorum şu anda. kim kime, neye inanırsa inansın. hiç umrumda değil. bunu çokça düşünürüm ama çokça hissedemem. sevindim. :)
ve ben özendim bu tatilde. neye özendiğimi söylemek istemiyorum, özendim işte.
akıl ya da duygu dedi biri. biri. akıl sanırım.
bu gün biri benimle güveni yıkılmış gibi konuştu, üzüldüm. hatta streslendim. ve yüzünü bi daha görmeye utanıyorum, üzülüyorum.
aile çok ilginç bi kavram. o kadar ilginç ki... anlatamıyorum bile. ve arkadaşlar. onlar da ilginç. bu hayat benim için tamamen İLGİNÇ bi şey zaten! şans mı? bilemiyorum.
yazacak ve düşünecek çok şey var. o kadar gülüşün ardından, herkes uyurken ben hüzünlüyüm. ne tuhaf  şey şu melankoli.
sena irkiliyor, rüyasında ne gördüğünü merak ediyorum. ona sarılıp geçti diyesim var.
iyi bi fotoğrafçı değilim, değilim işte...
ve eleştirmek ne kolay bi iş gibi icra ediliyor.
uyumalıyım.
twitter çok yapay bi alem. samimi değil.
insanları tanımak güzel.
düzenli bi yazı yazmak isterdim, yapmadım. pek de önemli değil açıkçası. okunmazsa okunmasın. kalan sağlar bizim olsun.
uyumalıyım demiştim değil mi? bu melankoliden kurtulmak istiyorum. hoşçakal.
yazının küçüklüğü için üzgünüm, bu bilgisayarda tümünü seç tuşunu bulamıyorum.

16 Haziran 2011 Perşembe

saçmasapan (insan)

ama sadece biri.

seviye yükseltmeye sınavlarına gireceğim galiba.

babam "seneye üniversiteye gidersen  seni göremeyeceğiz zaten" diyerek kerime ye göndermek istemiyor, bence de ilginç bi bahane.
bi de dün kerime ye mesaj yazarken seni boşuna sevmiyormuşum yazacağım yerde T9 un azizliğine uğradım ve seni boşuna seviyormuşum yazdım :D Demek anlaşmazlıklar böyle çıkıyormuş.

Tatil mod on. Okul mod off.

Oturup çalışmam lazım, bi de girersem seviye yükseltmeye.

Biz komikli videolar izledik. Cidden komikleri var ama...

Bi de fotoğraf çekiyorum; ama biraz araştırınca çok aşırı güzel fotoğraflar buldum ve kendi tarzları olan sanatçılar. O günden beri bir hiçim. Ki eskiden de öyleydim de biraz fark edememişim demek... Kendimi nasıl geliştirebilirim diye düşünüyorum. İnsan çekmek istiyorum artık. Çiçek böcekten bıktım.

15 Haziran 2011 Çarşamba

14 Haziran 2011 Salı

Simsiyah ve simbeyaz...

Simsiyah ve simbeyaz...
(Aklımca kelime oyunları falan...)
Bu romantik film insanın canını çektiriyor yahu. :p
"Sistemin köpekleriii", "Anamsın, kadınsın bi şey demiyorum anaaa" hehe komikti. :) ÇGH yani.

dikkat: bu yazıda büyük harf yoktur.

dikkat: bu yazıda büyük harf yoktur. 

cd satan amca bi tuhaf. geçen gittiğimde leon var mı dedim "ıııı... satmıştım ben onu. aşk filmi di mi o?" falan diyip bi yandan da etrafına bakıyordu. ben de yerini arıyor sandım. yaklaşık 3 dk sonra aşk tesadüfleri sever var o da aşk filmi dedi. leon yok mu dedim. onu iki yıl önce satmıştım, yok dedi. gıcık oldum.

bu gittiğimde de aşk tesadüfleri sever i alacaktım. ama aklında kalmasın seyirci, geçen sefer söyledi diye değil. okulda yarısını izlemiştim, diğer yarısını merak ettiğim için alacaktım. altı lira tuttu. beş alın dedim, nasıl işse kasa hep boş. sence 4 bozuk liranın bulunması mı daha kolaydır 5 liranın mı? güya yan mağazalarda yokmuş 5 lira. 4 bozuk lira varmış. bulamıyorsan bulama. klasik satıcı yalanlarını söyle bari. abla kurtarmıyor, bana gelişi bu kadar. cd si bile kaç lira ki bunun. bu dvd ler kaliteli olduğu için pahalı. ne bileyim, kullan biraz hayal gücünü. orda o parayı alıp bozdurup getirmek vardı ya neyse.
bundan sonra bozuk bozuk taşıyıp aaa yanımda da bu kadar varmış demezsem o adama. nefret ediyorum şu pazarlık işlerinden. normalde hiç yapmam. direk denilen fiyata alırım, ama biri gidip pazarlık yapıp yarı fiyatına alınca da insanda kazıklanmış hissi doğuyor. ki öyle oluyor zaten. bi de pazarlık sünnettir.

hala aileme arkadaşlarıma davrandığımdan kötü davranıyorum. gıcık insan ayşe nur.

okul bitti sayılır.

içim sıkılıyo.

kerime ye gitmek istiyorum.

yaz onu.

7 Haziran 2011 Salı

Süper Ötesi Fikrim!

Aklıma süper ötesi bi fikir geldi. Ama süper gerçekten! Bak fikrimi çalarsın falan diye de düşünmüyorum, aslında düşünüyorum ama daha fazla içimde tutamayacağım! :O

Para desenli tuvalet kağıdııııııı!

3 Haziran 2011 Cuma

Ne biçim

Hem de ne biçim güzel resimler çekiyorum ben. Ne biçim! :D
Dedikodu kötü bişi. Ben yapmışım. Şimdi üzüldüm. Söyleyemedim de... :(
Bu gün okulda Esma, Büşra, ben neyse bütün sınıf diyim fotoğraf makinesi üzerinde yoğunlaşmıştık. Çok güzel fotoğraflar çektik. Çok beğendik.


Bi de dut yedik biz. Onu da ne biçim de yedik!



Çok büyüdük. En birinci biz olduk.

Model diye çok güzel bi grup varmış. Pembe mezarlık diye de şarkısı var çok hoşuma gitti. Büşra dan öğrendim ben de.

Haydin sağlıcakla... :)

Rengarenk Fotoğraflar

Yeni bir yer, yeni fotoğraflar:

2 Haziran 2011 Perşembe

Fotoğraf makinem geldiiiiiiiiiiiiii!

1 Haziran 2011 Çarşamba

"Sonra uyandım"

"Sonra uyandım"

Suluboya tekniğini öğrenmek istiyorum.

Komikli bi şey varmış. Otobüse binip Abi şurdan bi öğrenci alır mısınız diyip adamı uzatıyorlarmış. Bi de aynı adamlar bu gün tavuk düşünüyorum diyomuş, kafasının üstünde tavuk çıkıyomuş. Çok merak ettim yaf. Onun adı ne biliyo musun? Nooolardı bilseydin...

-Biri birini aazından öpmüş. -Kim? -Aazından öpmüş diyom.

Geçen mezarlığın orda AKP minibüsü gördüm, yorumum: "Adamlar her iki tarafa da çalışıyor" oldu, millet yarıldı.
(Hemen de bişi çıkarma bu espiriden, daha oy bile kullanamıyom Allah'ım Ya Rabbim yaf...)

Allaaah saat 8 olmuş lan.
Hoççakal.