17 Eylül 2012 Pazartesi

Garip

Eskisi gibi rahatlama amaçlı yazamıyorum buraya. Tuhaf geliyor biraz. Eskiden benimserdim ya... İlginç.
Günlüğümsü çizgisiz defterlerimden birinin daha son sayfasına "SON" yazdım. Türk filmi gibi :) Ve yeni bi tanesinin sayfasını açtım. Süslü defterlerden biri olmayınca son derece rahat bir şekilde akıyor kalem... Kendimi diken üstünde hissetmiyorum.
Keşke eskisi gibi yazabilsem...
Garip...
Garip...
Garip...
Hoşçakal.

12 Eylül 2012 Çarşamba

Yeşil tosbaa.

Ben... Ben...
Bak yeşil tosbaaanın plakası da "me" :D
Bu gün Elif Sümeyye'yle buluşacağım. 
Dünden beri uğraştığım denemeyi bu sabah kalkıp çözdüm, bitirdim. 
Uzun zamandır ilk defa "gözüme uyku girmedi" diyebilecek kadar yatakta döndüm durdum uyuyamadım. Kendi kendime "Lütfen zihnim artık düşünme ve uyu lütfen..." dedim. O da beni dinlemiş olmalı, sonrasını hatırlayamıyorum.
 Uyumak ne kadar değişik değil mi? Bilinçsizlik hali... Geçen de bi dergide bi şey okudum, yeni bir uygulama çıkmış telefonlarda. Telefonu ayarlıyormuşsun hani rüya görürken gözlerimizin hareketleri oluyor ya -rem hareketleri diyorlardı galiba- onları fark ettiği zaman istediğin müziği arka plandan dayıyormuş sen de o ruh haline bürünüp müziğin çağrıştırdığı rüyayı görüyormuşsun. Denizde uçmalar mı dersiniz, sahilde koşmalar mı... Acaba kabus müziği de var mıdır. Bilmiyorum. Neyse...
Bazen... Ne yaparsan yap olmuyor bazen... Bu Teoman en olmadık zamanlarda insanın içine işliyor. Çoban Yıldızı mesela. Onu her dinlediğimde bi irkiliyorum, bi şeyler oluyor. Nasıl bi müzik yapıyorsa artık... Sahi müzik deyince ben bi ara da elektrogitar dersleri almaya başlamıştım. Hoca gitmeyeydi iyiydi de... Yarıda kaldı elektrogitar. Acaba elektrogitarda da klavyedeki gibi ustalaşabilir miyim? Hoca da ustalaşmıştı, duyar duymaz parçayı çalmalar falan... O da değişik bi insandı harbiden. Kızların zengin koca bulma hayali vardır -çoğunlukla kendilerinden bi iş çıkmayacağını anladıklarında böyle hayallere kapılırlar-  onda da zengin kadın bulma hayali vardı. Böyle gördüğüm ilk erkekti, tuhaftı, garipti, saçmasapandı. Bi insanla parası için evlenmek çok sakat iş. Para gelip geçici bi şeydir ve elbet ondan imtihan olursun. Sonra ne olacak, karşındakini bırakıp gidecek misin? Yakışıklılık falan da öyle. İlgi beklemek de öyle mi...



Hadi ben kaçtım. Gezip tozacak, çalışacak bi sürü yer; tanışacak, buluşacabik sürü insan var.

10 Eylül 2012 Pazartesi

Bomboş.

12.12
Bir insan bir insana aşık olunca ondan koşarak uzaklaşsın, böylece bu büyü hiç bozulmasın diyesim geliyor.
Çok mu saçmalıyorum? Hep yaparım bunu :)
Facebook ta tüm fotoğrafçıların sayfalarını beğenme yoluna gittim. Onlar da düğün mevsimi tabi... Ana sayfam full gelin damat fotoğrafı oldu.
Bu gelinler benim gibi gelinlik mi off işkence diyen gelinler olmasalar gerek. Özel tasarımlar mı istersiniz... Gelin başları mı çiçekler böcekler. Amaaan.
Bi şarkı var bana Sena'yı hatırlatıyor.
Biliyor musun...Bilmiyorsun.

 Bomboş.
İçimden kalk dışarı çık her şeyi arkanda bırak yürü diyen sesi sadece dinlemekle yetiniyorum.
Başka insanlara sarıyorum falan.
Saçma şeyler işte.
Al bu şarkıyı dinle: Şarkı.
Yazmayı özledim. Her seferinde de bi aksilik çıkıyor bırakıp gidiyorum ya da gitmek zorunda kalıyorum. Şimdi sen görmeyeceksin ama ben odama gidip masa lambamın ışığında günlük yazıp resim çizeceğim. Hoşçakal.